Fatma Rosine Zülal tarafından tamamı Kırmancki/Zazaki olarak yazılan Hekata Aşira Demenu (Demenan Aşireti’nin Hikayesi) isimli kitap Sancı Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı. Zülal'in uzun süre sözlü tarih çalışmasının ardından hazırladığı kitabın editörlüğünü Okan Eroğlu yaparken, redaksiyonunu ise Hıdır Eren yaptı. Mizanpajını Cemil Güngören'in yaptığı kitabın kapak fotoğrafı ise Veysel Aksoy'a ait. Şubat ayında okuyucuyla buluşan Hekata Aşira Demenu, hem Demenan aşiretinin, hem de Dersim halkının 1938 öncesi ve sonrası yaşamlarını konu ediniyor.
BU KİTAPTA BİR EKMEĞİ 10'A BÖLENLERİ GÖRECEKSİNİZ
Kitapta sahte kahramanların ve kişisel istikbal düşkünlerinin olmadığını ifade eden Okan Eroğlu, "Bu kitapta tarihimizin asıl sahipleri yer alıyor. YİVISÊ SEYKHALİ'nin ölümü karşısında "Bir dal kırıldı diye bir orman yok olmaz, her biriniz birer Yivıs olun savaşın’’ diyen WUŞÊNÊ SEYKHALİ’leri, süngü darbeleriyle yaralanıp ölülerin altında kalarak ölümden kurtulan ve aynı biçimde yaralanmış olan 2 yaşındaki bebeğini alarak dağ taş çare arayan ama kurtaramadığı bebeğine mezar kazıp duasını verdikten sonra yaşama direnci gösteren Ana Beser'leri, "Ben eski Kamer olsaydım, gözlerim görüyor olsaydı hiç bırakır mıydım 1938’den sağ çıkmış olan bu nesli gelip öldürsünler" diyen Khal QEMERÊ MUREXANİ’leri, bir dilim ekmeği ona bölmesini bilenleri, nereye sürgün edilmiş olursa olsun yüzü daima anayurduna dönük olan memleket sevdalılarını, bütün saldırılara rağmen dilini, kimliğini ve kültürünü korumayı asla bırakmayan büyük direnişçileri göreceksiniz" dedi.
HAK ETTİĞİ YERİ ALACAK
Kitaba ilişkin bilgi veren şair Emirali Yağan, "Kitap zamanın efsaneleşen kahramanlarını, trajik kurbanlarını konu alıyor. Kitapta derlenen tanıklıklar, zamanın sınırsız kıyımlarını resmetmekle kalmıyor; Laç ve Kutu Deresi, Marçik, Zağge, İksor ve Ahpanos Vadileri, Anavare Tepesi, Kırmızı Dağ gibi çetin çepel bir coğrafyada, yaz kış aylarınca süren hayatta kalma mücadelesine de ışık tutuyor. Bölgede yaşananlar, öncesinde bazı sözlü tarih çalışmalarına konu olsa da biraz gecikmiş olarak ortaya çıkan bu kitap, içerdiği tanıklıklar ve bölgeye ilişkin anlatıların, aktarımların bir aradalığıyla farkını ortaya koyuyor. Zülal’in bu derlemesinin, Dersim sözlü tarih çalışmalarını içeren kitaplar arasında hak ettiği yeri alacağını umuyorum" dedi.
KİTABI KENDİ ANADİLİNDE YAZDI
Kitabı kendi anadili olan Zazaca ile yazdığını belirten Fatma Rosine Zülal, "Çocuk yaşta kapının önünde oyun oynarken, evimizin karşısında, Wuşenê Sey Khalinin bir tarlası vardı. Wuşenê Sey Khali çift surerken; hep ağıt yakardı. Aynı yerde, tam evimizin karşısında, Lazê Hese Mışt, Seydali Aydının da tarlası vardı. Seydali, o da Wuşenê Sey Khali gibi ağlıyarak ağıt yakardı. O küçük yaşta o ağıtları dinlediğimde, düşünüyordum bu bir türkü değil! Türkü olsa insanın canını bu kadar yakmaz. Büyük ablam anlatırdı; "küçükken babayla davara giderdim. Baba ağlayarak ağıt yakardı."
Biz o çocuk yaşta bilemezdik onlar neler yaşamışlar.
Yetmişli yıllardan sonra o insanlarda açılan yaralar kabuk bağlayıp iyileşmeye geçmişti. O insanlar şakalarıyla paylaşımlarıyla diline, kültürüne ibadetine sadıklardı. Hayvancılıkla uğraşıyorlardı, sonbahar, yağını, çökeleğini veya bir kaç davarını getirip Mamekiye'de satıp kışlık ihtiyaçlarını alıp köyüne dönerlerdi. Köye elektrik yol gelmişti, çocuklarını okutmaya başlamışlardı. Ne yazık ki birileri çıktı rahat vermediler. İnsanları yerinden yurdundan edip, köylerini yakıp yıktılar. Köyler yasak mıntıka edildi. İnsanlar ana dillerini kültürlerini kaybetti. Bu sebeplerden dolayı ana dilimden yazmaya karar verdim" dedi.
Bu kitap Dersim'in en direngem, en onurlu ve bu nisbette hakkında devletin topyekün kırım fermanı çıkarttığı için en cok kayıp veren asiretine mensup insanların, gerek Dersim'de gerekse sürgündeki yaşam oykülerine 1938 öncesi ve sonraiyla ışık tutan alanında büyük bir boşluğu dolduran bir Desim'38 Sözlü Tarih Çalısması.