Markasor köyü, Arapaçuğur mevkiinden başlayıp, Markasor vadisi boyunca kurulu, 7 farklı mezradan oluşuyordu. Ailemin yaşadığı Uşenu bölgesi de yukarı Markasor’daydı. Bildiğimiz sebeplerden dolayı 1993’ün sonunda köyde bulunan son aile de köyden göç etmek zorunda bırakılmıştı. Köylerimize giriş, uzun yıllar güvenlik gerekçesiyle, özel izin ile mümkündü. 2021 yılında yasak kaldırıldı, köylülerimiz istedikleri zaman köye gidebiliyor ancak köye çıkmak gerçekten çok zorlu bir yolculuk halini aldı.
Öncelikle, köyümüzü dış dünyaya bağlayan köprümüz 1993 yılında yok edildi; Yani ilk engelimiz Pülümür Çayı'ndan yürüyerek geçmemiz gerekiyor. Pülümür Çayı'nın yükselmediği mevsimde karşıya gidebiliyoruz. Suyun derinliği 1 metrenin üzerinde olabiliyor. Çay doğal olarak çok soğuk, yaz mevsiminde sorun olmuyor ama havanın soğuduğu zamanlarda karşıya geçmek oldukça meşakkatli. Bahar mevsiminde suyun debisi arttığından su hiç geçit vermiyor.
Demem şu ki, ben neden köyüme giyinik ve ayaklarımda ayakkabımla girmeyeyim? Neden bir yolumuz yok? Neden köyümüze gitmek için keçi patikalarından yürüyerek gidebiliyoruz? Neden bu kadar zor bir yolculuk yapmak zorundayız? Yolu olmayan bir Anadolu köyü ama köprüsü yıkılmış yolu olmayan binlerce köyden sadece biridir. İnsanların yarı çıplak karşıya geçebilmesini aşağılayıcı ve temel insan haklarına aykırı buluyorum. Artık bizim de köprümüz olsun, yolumuz olsun istiyoruz. Biz de herkes gibi ata toprağını istediğimiz zaman ziyaret etmek, mezarlarımızın başında dua etmek istiyoruz. Bu ülkenin maddi imkânları basit bir köprüyü ve köy yolunu yapabilir.