Munzur Üniversitesi öğrenci Gülistan Doku'dan 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. Tam 3 yıldır kendisinden haber alınamayan Gülistan Doku ile ilgili Dersim Kadın Platformu yürüyüş ve açıklama yaptı. Açıklamada, "3 yıldır devam eden soruşturma dosyasında, gelinen noktada Gülistan’ın akıbetini açığa çıkaracak hiçbir bilgi ve belge elde edilemedi. İlk günden beridir gözlemlediğimiz eksiklikleri her fırsatta dile getirdik" denildi.
TALEPLERE KULAK TIKANDI
Bunlar özellikle ZainalAbakarov’un evinde ve babasına ait araçta arama yapılmaması ve Zainal’ın cep telefonuna el konulmaması, rızasıyla verdiği birkaç yazışma hariç hiçbir bilgi elde edilmemiş olmasıydı. Şayet bunlar yerine getirilmiş olsaydı belki Zainal ve Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı da toplum vicdanındaki şaibeli yerinden kurtulacaktı ya da gerçek açığa çıkacaktı. Kadınların ve ailenin meydanlardan haykırdığı taleplere kulak tıkanmasaydı belki bugün Gülistan’a ne olduğunu biliyor olacaktık.
AYGÜL DOKU TEHDİT EDİLDİ
Tüm bu süreçte yaşananlar bunlardan ibaret değildi. Aylar süren sualtı araması sonuçsuz kaldı.Zainal’ın ailesinin bir gece yarısı şehirden kaçarcasına ayrılmasına izin verildi. Gülistan’ın ablası Aygül Doku ailenin şehirden çıkışını engellemek istediği için cezaladırıldı. Gülistan’ın annesi ve ablası sadece evlatlarının akıbetini sordukları için, darp edilerek adeta bir utanç sahnesi yaşanarak gözaltına alındı. Zainal’ın babası sosyal medya üzerinden Gülistan’ın ablasına tehditler savurabildi.
ÖĞRENCİLER TACİZ EDİLDİ
Gülistan Doku bu ülkede kadınların hafızasına kazınan bir sembol oldu. Fakat ne Dersim’de de Türkiye’de de Gülistan gibi binlerce kadın akıbeti bilinmeyecek şekilde kayboldu, öldürüldü, tecavüze uğradı. Sadece şehrimizde Munzur Üniversitesi öğrencisi olan onlarca kadın sayısız kere taciz edildi. Genç kız kardeşlerimiz okul yolunda, yurt önünde, çalıştığı iş yerinde, oturduğu kafede güvende olamadı.
Bizler tüm bunların kadınların cinsiyete bağlı olarak yaşadığı sorunlar olduğunun bilincindeyiz. Kadınların ikincil cins olarak görüldüğü, iktidar temsilcileri tarafından her fırsatta kadınlara karşı ayrımcılığın kışkırtıldığı, cinsiyetçi ifadelerin Anayasa metnine dahil edilmeye çalışıldığı, Kürt illerinde kadınların binbir emekle inşa ettiği kurumların kapısına kilit vurulduğu, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedildiği 6 yaşında çocukların tarikatlarda istismar edildiği ya da açlıktan, bakımsızlıktan öldüğü bir düzende başka türlüsü de beklenemezdi.
Fakat bir yanda bunlar varken diğer yanda da kadınların durmak ve yorulmak bilmeyen mücadelesi var. Bizler bu güne dek mücadelemizle ne kadar çok yol aldığımızın ve neler kazandığımızın farkındayız. Tıpkı onlarca kadın cinayetini takipsiz bırakmadığımız gibi, tıpkı 6284 sayılı yasayı ve nicelerini kazandığımız gibi, istismarcıları, tacizcileri, katilleri bir bir ceza evlerine gönderdiğimiz gibi, çocuk yaşa evliliklerin meşrulaştırılmasına ilişkin yasal düzenlemelere müsaade etmediğimiz gibi, Gülistan Doku’nun da akıbetini sormaktan vazgeçmeyeceğiz.
Biz kadınlar bugün bu meydanda tekrarsoruyoruz ve sormaktan vazgeçmeyeceğiz: Gülistan doku nerede?