2013'teki Gezi Parkı eylemlerine ilişkin beraat kararının bozulmasının ardından Osman Kavala’nın da aralarında bulunduğu 17 sanıklı davada karar çıktı. Mahkeme, Osman Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi, Tayfun Kahraman'a da 18’er yıl hapis cezası verildi. Verilen kararla ilgili Dersim Emek ve Demokrasi Platformu tarafından Seyit Rıza Meydanı’nda basın açıklaması yapıldı. Emek Partisi İl Başkanı Ergin Tekin'in okuduğu açıklamada, "Er ya da geç; emek ve demokrasi güçleri kazanacaktır" denildi.
MÜEBBET HAPİS CEZASI
Açıklamanın devamında ise şu ifadelere yer verildi; “Gezi Direnişi, anayasal bir zeminde gerçekleştiği yargı kararlarıyla iki kez tescil edilmesine rağmen, hukuka ve gerçeğe aykırı, tümüyle mesnetsiz iddialarla, üçüncü kez yargılandı. Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilirken; daha önce iki kez aynı ithamlar karşısında haklılığı ispatlanan, aralarında TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Mücella Yapıcı, Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi eski başkanı Tayfun Kahraman, Mimarlar Odası Hukuk Müşaviri Can Atalay ile Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi’nin de bulunduğu arkadaşlarımız mahkûm edildiler ve 18’er yıl hapis cezası aldılar.”
BARIŞÇIL BİR EYLEM
Bu dava adil koşullarda gerçekleşmemiştir. Davanın üye hakimi iktidarda bulunan AKP’nin milletvekili adayı olmuştur. Davadan çekilmesi için yapılan başvurular ve sanıkların savunma hakları ve adil yargılanma hakları ihlal edilmiştir. Bu karar göstermektedir ki; toplumsal muhalefetin en temel hak ve talepleri suç unsuru gibi gösterilerek, barışçıl direnişin tarihsel ve meşru gerçekliği ısrarla çarpıtılarak, karalanmak isteniyor. İktidarın ihtiyaçlarına göre karar veren mahkemeler, ülkenin demokrasisini ve geleceğini tahrip etmekte, birçok dava dosyasında mağduriyetler yaratmaya devam etmektedir.
KENT VE DOĞA SAVUNMASI
Uzun tutukluluk ve hapis cezalarını bu kadar kolay vermenin, iddianamelere yazmanın; ülkemizde çıkacak her itiraza, işini ekmeğini talep eden işçilere, tarlasını terk etmek zorunda bırakılan köylülere, erkek cinayetlerine kurban olmayacağız diyen kadınlara, demokratik özerk üniversite talebini dillendiren gençlere, biz de varız diyen lgbti+’lara, hizmet veremeyen esnafa, geçinemiyoruz ve barınamıyoruz diyen yoksullara ve GEZİ özelinden kent ve doğa yağmasına karşı çıkan mühendislere, mimarlara, şehir plancılarına ve bu itirazı büyüten siyasi parti ve kitle örgütlerine, demokratik bir ülkede yapılması gereken itiraz ve sorgulama hakkını kullanan tüm kurum ve kişilere verilmek istenen gözdağı olduğunu biliyor ve görüyoruz.
BU DÜZEN SON BULACAKTIR
Arkadaşlarımızı asla yalnız bırakmayacağız! Bu ülke tarihinde bir onur sayfası olarak yer alan Gezi Direnişi’ni, bu ülkenin geleceğine sahip çıkan demokrasi ve özgürlük çığlığını susturamayacaksınız! Bu ülkenin eşitlik, özgürlük ve adalet umudunu kirletmenize asla izin vermeyeceğiz. Verilen cezalar halk vicdanında yok hükmündedir. “Her yer Gezi, her yer direniş” demeye devam edeceğiz. Zalimler sonlarına doğru zulmünü daha da arttırır. Er ya da geç; emek ve demokrasi güçleri kazanacaktır. Baskı, zulüm ve sömürü düzeni son bulacaktır. Birleşe birleşe kazanacağız…
Vay be nerden nereye geldik dün Deniz Gezmiş lerin Mahir Çayan ların mücadelesine bakın şimdi bunların mücadelesine bakın ne yazıkki şimdi akp oldu abd ye düşman ama bizim ne olduklarını kendilerinin bile bilmediği örgütler abd ye yaltakçı oluyorlar şaka gibi bir durum dün seyit rızayı asan bir chp nin il başkanı bugün heykelinin önünde eylem yapıyor. Belediye Başkanı senin ne işin var orada eylemde senin ne işin var sen git istanbul a yada izmir e mv adaylığı için fox a çık iki yalan söyle bir dönüm fasulye ektik de zaten insanlarda hemen galyana geliyor oh ne ala ya şu memleketi bir rahat bırakın örgütlerinizi de kendinizde alıp gidin rahat bırakın güzelim dersimi