İSTANBUL SÖZLEŞMESİ; kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi, kadınların her türlü şiddetten korunması, şiddet faillerinin kovuşturulması, yargılanması ve cezalandırılması için en ince ayrıntısına kadar titizlikle hazırlanmış ilk uluslararası sözleşmedir.
Sözleşmenin Amacı; ev içi şiddet dâhil kadına yönelik her türlü şiddeti önlemek, ortadan kaldırmaktır. Şiddeti önlemek için kadınları güçlendirmek, kadın –erkek eşitliğini sağlamak ve yaygınlaştırmaktır. Sözleşmenin amacı şiddet mağdurlarının korunması için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlamak, şiddete karşı uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmaktır.
Kadın kazanımlarına saldırıların son halkası yaşam güvencemiz olan İstanbul Sözleşmesinden geri çekilme kararı olmuştur. Bu karar, bir gece yarısı tek adamın imzası ile verilmiştir. Bu karar ile kadına yönelik şiddette bir kez daha imza atılmıştır. Sözleşmeyi uygulamak yerine sözleşmeden geri çekilmek, binlerce kadının katledilmesine onay vermektir. İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmek kadın düşmanlığı onaylamaktır!
kadın cinayetlerinin artarak devam ettiği bu süreçte iptal edilmek istenen İstanbul Sözleşmesi yürürlükte olduğu 6 yıldan bu yana etkili bir biçimde uygulanabilseydi eğer katledilmiş pek çok kadın bugün yaşıyor olacaktı. Bu koşullarda sözleşmesinin iptali daha çok kadının erkekler tarafından korkusuzca katledilmesi anlamına geliyor.
İstanbul Sözleşmesinin siyasal iktidar ve iktidarla aynı ideolojiden beslenen gerici çevrelerce hedef alınmasının nedeni sözleşmenin toplumsal cinsiyet eşitliğini temel almasıdır. Kadınları değil aileyi korumayı önceleyen, şiddeti değil boşanmayı engellemeyi amaç edinen iktidarın cinsiyetçi saldırılarının hedefi, kadınları kamusal alanlardan çekip eve hapsetmek, tekçi, gerici ideolojisini kadınların yaşamı üzerinde kurduğu denetimle tüm topluma yaymaktır.
Bahsedildiği gibi aileyi parçalayan İstanbul sözleşmesi ve sözleşmeyi savunanalar değil, erkek şiddeti ve bu şiddeti önlemek için oluşturulan sözleşmenin gereklerini yerine getirmeyenlerdir. İstanbul sözleşmesinin nefret diliyle beslenen ırkçı, gerici kesimlerce hedef alınmasının nedeni sözleşmenin ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği, medeni hal, göçmenlik statüsü gibi nedenlerle hiçbir kesimin ayrımcılığa uğramamasını temin etmesidir.
Bizler bugün bir kez daha sesleniyoruz. Kadınların sesini, isyanını bastıramayacaksınız. Tek adam rejiminiz, haklarımızı ve kazanımlarımızı gasp edemeyecek. Çözümsüz değiliz. Umudumuz diri ve güçlüyüz.
Dersim Kadın Platformu olarak yaşamlarımızdan, haklarımızdan eşit ve özgür yaşam mücadelemizden vazgeçmeyeceğimizi buradan bir kez daha haykırıyoruz.
Sözleşmenin resmen yürürlükten kalkacağı bugün tekrar söylüyoruz; ne İstanbul Sözleşmesi gibi kadınlar için yaşamsal önemdeki bir sözleşmenin tarafı olmak ne de sözleşmeden çekilme kararı vermek tek adamın iki dudağının arasından çıkan bir söze bağlı değildir. Kadınların yaşamlarına ilişkin böylesi önemli bir kararın, iktidarın kirli ittifak ilişkilerine kurban edilmesini kabul etmiyoruz.
Eşitlik içinde ve şiddetsiz bir yaşam kurma gücünü ellerinde taşıyan tüm kadınları, sözleşmeyi ve mücadeleyle kazanılmış tüm haklarımızı korumak için birlikte mücadeleye çağırıyoruz. Haklarımızdan, hayatlarımızdan ve İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz!
Dersim Kadın Platformu